8 Mart 2013 Cuma

şiddet mor gözden ibaret değil...



Her gün kadınların öldürüldüğü, dövüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Ancak pek çok kadın, şiddet gördüğünün farkında bile değil. Bu yazı, onlara

Hor görmek... Cinselliğe zorlamak ... Sosyal hayattan izole etmek... “Niye yemek yok?” diye terör estirmek... Eve giriş çıkış saatlerini kontrol etmek... Giyeceğine, makyajına, gülüşüne, duruşuna karışmak...
Günümüzde pek ...çok kadın, bu ve bunun gibi davranışları bir ilişkinin ‘normal’i olarak kabul ediyor. Hatta sevgi ve sahiplenmenin parçası olarak görüyor.
Oysa bunların hiçbiri normal veya sevgi tezahürü değil... Bir insanın özgürlüğünü kısıtlayan, acı çektiren hiçbir şey sevgi olarak tanımlanamaz.
Çoğunluk içinse kadına şiddet, ağır işkence, dayak, hatta cinayet demek... Ama bu, yanlış ve eksik bir tanım.
Bir canlıya ruhsal ve fiziksel acı veren her şey, şiddet tanımına girer. Sorunun temelinde, kadın ve erkeğe biçilen ‘sosyal rol’ler yatıyor.

Evliliği yürütmek adına
Pek çok kadın, evliliğini yürütmek veya çocuklarını korumak gerekçesiyle, en basitinden, korktuğu için şiddeti ya görmezden geliyor, ya da boyun eğiyor. Kadının eğitimi, kariyeri, sosyal statüsü, fark etmiyor!
Bugün, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü... Bir kez daha en can alıcı, en dramatik kadına şiddet vakalarını konuşacağız. Bir kez daha kocasının, sevgilisinin, eski eşinin elinde korkunç bir şekilde can veren kadınları anacağız. Nasıl önlem alınacağını, cezalandırmayı, adaletsizlikleri tartışacağız. Ancak kadına şiddetin sadece fiziksel değil, ekonomik, sosyal ve cinsel boyutlarını kavramadan, bu sorunu çözmenin yolu yok...
-alıntı-